ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET) Aboubakar, Mensah (2) ve Larin, gollerini atarken adlarını skor tabelasına yazmakla kalmadılar. Baştan sona oyunun akışı içinde sorumluluk alarak oynadılar. Özellikle Aboubakar’ın koşularına, ceza alanı içinde ve dışında arkadaşlarıyla giriştiği top alış verişine dikkatinizi çekerim. Karagümrük, birkaç kez gol fırsatı yakaladı. Sadece Borini ile penaltıdan golü buldu. Ama dünkü maçta Beşiktaş’la başa baş mücadele edemediler. Karagümrük maçı, Beşiktaş’ın bu ligde en iddialı şampiyon adayı olduğunu ortaya koydu. Dahasını da söyleyelim: Hatay maçındaki gibi hataları tekrarlamazlarsa... Dünkü gibi oynamayı sürdürürlerse… Şampiyon olurlar. Erken tanı: Yolun sonu (böyle) görünüyor.
ALİ ECE (FANATİK) - Derbiden sonra Fatih Terim' in de dile getirdiği gibi: Aboubakar' a karşı oynamak hiç kolay değil. Karagümrük karşısında Beşiktaş ilk 20 dakikada yine total kontrol oyunu ile büyük baskı kurarken de 20-45 arası oyun dengelenmiş gözükürken de Beşiktaş lehine iki dokunuşla dengeyi bozabilen bir Aboubakar kalite farkı söz konusu. Devre sonunda perdeyi açan gol ise tam bir ideal santrforculuk numunesi: Top gelmeden ne yapacağına dair en doğru kararı verme ve gerekli hızda doğru kararı doğru uygulama... 44’teki bu golde N’Koudou’nun bakıp görerek yaptığı asistin yanı sıra, Atiba ’nın savunma yerleşimini allak bullak eden sahte koşusu da kilit niteliğindeydi. 11 ’de başlayanı sonradan gireniyle tüm oyuncular disiplinli şekilde Sergen Yalçın'ın A planını optimum kalitede sahaya yansıttılar. Beşiktaş’ın en büyük yıldızı Aboubakar ile beraber kolektif gücü bu seviyeye çıkartan teknik direktörü Sergen Yalçın.
ALİ GÜLTİKEN (SABAH) - Güçlü devletleri tarif ederken, "Devletin haberi olmadan kuş uçmaz" cümlesi çok kullanılır. Futbolda da Beşiktaş için, "Beşiktaş müsaade etmeden hiçbir takım sahada adım atamaz" cümlesi tam yerine oturuyor. Muazzam bir tempo ve organizasyon izledik. Maçın ilk dakikasından itibaren sazı eline alan ve maç boyunca futbolun tüm notalarını sahada basan bir Beşiktaş vardı. Coşku, organizasyon ve goller 10 numara idi. Rakip yarı alana yerleşen, her türlü hücum organizasyonunu gerçekleştiren Beşiktaş istediğini almakta zorlanmadı.
FATİH DOĞAN (SABAH) - Atiba, Souza, Rosier, Larin ve Aboubakar'ın yüksek seviyedeki modern futboldan örnekler sergileyen performanslarını çok yazdık. Dün Karagümrük maçında bu ekibe katılan Mensah'a da bakmak lazım. Kayseri, Hatay ve G.Saray maçlarında standartların altında kalan Mensah, dün Olimpiyat'ta Talisca esintileri yaşattı. Ghezzal'ı kulübeye çeken Sergen hoca rakibi açma ve "10 numara" yükünü Mensah'ın omuzlarına yükledi. Mensah da hem sol ayakla attığı gol ve direkten dönen şutu hem de La Liga seviyesindeki oyunuyla kimliğinden örnekler sundu. Türkiye'deki en iyi maçlarından birini oynadı.
MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) -1 puan asla kötü değil ama Pelkas-Sosa-Caner-Gustavo-Samatta ve Valencia gibi oyuncular sahada olmasına rağmen oyunun sete ve baskıya dönemeyişi mutlaka analiz edilmeli. Ön taraf çok hareketsiz, alan boşaltma konusunda orta saha isteksiz, etkisiz ve plansızdı. Mert Hakan’ın yaşadığı sıkıntı Emre Akbaba’nınkine benziyor. 6 ya da 8 numarayı Fenerbahçe standardında oynamakta zorlanıyor. 360 dereceyi oynamak başka özellikler gerektiriyor. Bunu ileride yapabilir ama şu anda ön oyuncusu olarak oynayabilse mutlaka daha etkili olacak. Kaleyi gördüğünde çok değerli. Ancak ondan istenen farklı. Bu zaten organize akın üretiminde istatistiki olarak ligin kötülerinden olan Fenerbahçe’nin sorununu büyütüyor.
GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) - Neredeyse bütün ikinci topları rakibe bırakan orta saha yetersizliğinde, farkı yaratacak oyuncuların da performans sıkıntıları vardı. Önceki maçların iki kahramanı Valencia ve Pelkas'ın dün "elektrikleri" kesildi. Samatta ön taraf yalnızlığındaydı ve Nazım ile Novak rakipten açık tehdit gördüklerinden, ofansif riskleri "düşünerek" aldılar. Ne topa doğru sahip olabildi Fenerbahçe, ne de rakibe hata yaptıracak baskıyı üretebildi. Kadro şartlarını düzeltip, yeni transferlerini ekibe katıp, kaliteyi arttırıp, birlikte oynama alışkanlığını yaratınca daha farklı oyun ve güven veren bir takım görür müyüz? Erol Bulut bu önemli ayrıntıyı mutlaka dikkate alsın.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - F.Bahçe'nin şu anda elinde 5 tane stoperi var. Tisserand, Serdar Aziz, Lemos, Sadık, Attila Szalai. Bunlardan hangi ikili en son tercih olur diye sorsanız Erol Bulut'a ve medyaya aynı cevap gelir: Lemos ve Sadık... Ben yeri geldikçe vurgularım. Futbolda en önemli şey 10 kişi ile yayılan takım savunmasıdır. Yoksa sadece stoperlerde sorun aranmamalı. Dün de bu iki stoperde takım olarak yardımlaşma alınca görevini yaptı. Yine tekrarlıyorum. Hem fiziksel açıdan hem de yapıları kanat forvete uymadığı için en büyük sorun ileri uçta... Hatta maç izlerken bir ara düşündüm. Mesut bu forvetlerle nasıl diyalog kurup çok özel yeteneklerini sergileyecek? Mesut'un işi zor
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Sivas'ta ilk 45 dakikayı izlerken yazımı kurguladım. Dedim ki okuyucularıma sorayım; diyeyim ki: Maçın herhangi bir anında "Ah Mesut Özil sahada olsaydı da X - Y - Z futbolcunun o şahane koşularını değerlendirse, onlara uygun paslar atsa" dediniz mi? Ya da "Özil olsa A-B-C'nin girdiği ve değerlendiremediği pozisyonu değerlendirirdi" dediniz mi? Muhtemelen cevaplar 'hayır, göremedik' diye gelecektir. Fenerbahçe'nin Mesut'a uygun bir oyunu olmadığı gibi seyircisiz maçlarda kenardan gelen sesleri dinlerseniz takım hücuma kalktığında bir tane ses çıkmamasından da anlıyoruz ki herhangi bir hücum planı yok. Rakip hücum ettiğinde kulak kesilin, "Faul yok. Dikkat.. Falancaya oyna" gibi sesler gelirken takım hücumdayken tek ses çıkmıyor. Adım gibi eminim Erol Bulut da Emre Belözoğlu da hatta oyuncular da "1 puan iyidir" diyorlardır.
ERMAN ÖZGÜR (FANATİK) - Fenerbahçe geleneksel olarak yine maça kötü başladı. Daha birkaç dakika içinde hem net pozisyon verdi hem de Tisserand'ın sakatlığı ile sarsıldı. Organize olamadan Yatabare'nin şık golü gelince tepki veremedi. Pasla çıkamayınca uzun topa yöneldi, duvara çarpar gibi geri dönünce bu işten vazgeçti. Dikine ve çabuk denedi, Thiam'ın pasında Samatta kaleci Samassa'yı geçemedi. Ama oyunu dengelediği ilk yarının sonlarında Mert Hakan'ın Hakan Arslan'dan kaptığı topta penaltıyı, Valencia ile de golü bularak en azından devre öncesinde şartları eşitledi. Bu eşitlik oyun olarak da pozisyon olarak da ikinci yarının tamamında hiç değişmedi. Oyuncuların her pozisyonda yerden kalkmayışları zaten yükselmeyen tempoyu daha da düşürdü. Fenerbahçe daha fazla oyuncu ile hücumu düşünmesine rağmen Pelkas, oyuna giren Sosa ve Caner hamlelerine rağmen üretkenlik konusunda hiçbir varlık gösteremedi. Yine de Sivasspor adına Gradel, Fenerbahçe adına Samatta bu kısır maçta altın değerindeki pozisyonları atamayınca oynanan oyunun hakkı olan skor ile 1'er puan aldı takımlar. Ama bana göre gecenin kaybedeni şampiyonluk yolunda 2 puan bırakan Fenerbahçe oldu.