Mehmet Demirkol (Fanatik) - İlk yarı Galatasaray'ın istediği gibi gitti. Barcelona'nın merkez oyuncularına tam da olması gerektiği gibi hep zamanında baskı yaptılar. Kanatlardaki önlü arkalı pozisyon değişimleri her defasında Barcelona ezberine karşı tam da olması gerektiği gibiydi. Gerçekten bu kadar hızlı bir şekilde bu oyun ezberini sindirmelerini alkışlamak lazım. Bunun ne kadar değerli olduğunu ilk yarıda az da olsa, özellikle Gomis ve Cica yerlerini kaybedince daha net anladık. Anında sızmalar yaptılar. Birkaçında da bunu Boey yaptı. Zayıf halka bu oldu. Ve Pedri'nin hangi seviyeye çıktığını da gördük. Klas... Yani 3 negatif performans dengeyi bozmaya başladı. Rakip lehine. Ancak yine de ilk yarı genel defansif güç olarak özeldi. Marcao'dan özellikle bahsetmek lazım, Terim'in sezon başında krizi doğru ele alışının getirisi transfer sezonunda özel sonuçlar doğuracak. Goldeki korner seti 10 numaraydı.
Uğur Meleke (Hürriyet/Spor Arena) - Barcelona’nın Avrupa Ligi’ne bir boy büyük olduğu ortada. Esas sahnelerinden, Devler Ligi’nden bir sezonluğuna uzaklaştılar, onda da Galatasaray’la eşleştiler. Üstelik Barcelona, kulüp tarihinin en iyi Ocak transfer dönemini geçirdi, bu sayede 140 milyonluk Dembele’yle Memphis’i kulübede oturtabiliyor şu anda. Sizin oyunu değiştirmek için Halil’le Morutan’ı sokabildiğiniz ortamda, onların De Jong’la Braithwaite’e ihtiyaç bile duymamaları aradaki standart farkının özeti zaten. Ancak Galatasaray’ı tebrik edelim, Barcelona’yı gerçekten çok zorladılar. Avrupa futbol filminin başrolü olmasa da karakter oyuncularından biri olduklarını tekrar hatırlattılar dünyaya.
Ali Ece (Fanatik) - Açıkçası Galatasaray bir önceki turda Barcelona’nın elediği Napoli’den daha iyi bir kadroya sahip olmamasına rağmen Barcelona’yı çok daha fazla zorlamayı başardı. Barcelona’da son oyuna girenlerden birisi Memphis’ti, Türkiye’de oynasa elini kolunu sallaya sallaya gol kralı olabilecek bir üstün yetenek. Torrent ise ligde kötü formları nedeniyle fazla forma şansı bulamayan Morutan ve Halil’i son kozları olarak oyuna sokmak zorundaydı.
Güntekin Onay (Hürriyet/Spor Arena) - Barcelona, teknik kalitesi çok yüksek bir takım ama ezeli rakipleri Real Madrid ve Atletico Madrid ile kıyaslayınca güçlü bir oyun karakteri ortaya koyamıyorlar. Kırılgan bir yapıları var. Agresif oyun ile Galatasaray, Barcelona’yı bozmayı başardı. Kabul etmek gerekir ki arada ciddi bir kalite farkı var üstün mücadele gücüyle bu eşleşmede 135 dakikayı tur şansını eşit olarak geçmeyi başardı Galatasaray. Bu takdir edilecek bir durum. Dün 11’de yer alan tüm futbolcular yüreğini, enerjisini her şeylerini ortaya koydu. Gerçek şu ki Galatasaray tüm gücünü sahaya yansıtmasına rağmen Barcelona’nın kalitesiyle baş edemedi. İkinci yarının tamamında mahkûm bir oyun ortaya koyduk ve ne yazık ki bu durum kaçınılmaz idi. Her şeye rağmen G.Saray’a teşekkür etmemiz bir borç. Böylesine güçlü bir rakibe karşı büyük bir direnç ortaya koydukları için.
Ömer Üründül (Sabah) - Torrent, rakibin riskli oynayacağını bildiğinden, 'İşe Gomis'le başlayayım' dedi, bu düşüncesi de neredeyse tutuyordu. Gomis 5. dakikada çok önemli bir pozisyon kaçırdı, kornerden Marcao'nun kafa golü takıma büyük moral kazandırdı. Oyunu bundan sonra tutabilmek önemliydi ama Pedri'den kolay bir gol yendi. Ceza alanı içinde buluştuğu topta üst üste Marcao ve Berkan boşa atlayınca skor dengelendi. İkinci devre başında yenen gol kalan bölümler için işleri artık çok zora sokmuştu. Moral motivasyonun bozulacağını düşünmüştüm ama Galatasaraylı futbolcular bu maça o kadar kendilerini inandırmışlar ki fiziki yorgunluğa rağmen aynı disiplin içinde mücadeleye devam ettiler. Hatta son 15 dakikada da Barcelona'yı daha tedbirli oynamaya mecbur bıraktılar. Beraberlik peşinde koştular. Kerem tam istediği pozisyonu buldu ama şut yerine gereksiz bir pas tercihiyle gol kaçtı. Ben iki Barcelona maçını göz önüne aldığımda müthiş direnç gösteren, yürekten mücadele eden Galatasaraylı futbolcuları kutluyorum.
Cem Dizdar (Fanatik) - İlk çare, pozisyonlarda bitkin görünen Gomis ile Mohamed’i değiştirmekti belki ama top elden gitmişti bir kez. Oyunu hareketlendirmek için bir şeyler yapma gereği de muhakkaktı. Ne var ki, skoru eline almış ‘tiki taka mucidi’ Barcelona bu kez ‘uyutma oyunu’nu devreye soktu. Oynamadan ve oynatmadan yutuverdi dakikaları. Oysa dünyanın dört bir tarafına ‘bizi izleyin’ diye başlama saatini de duyurmuştu! İzleyenleri, bizim eskilerin deyimiyle, ‘profesyonel bir Barça takımı’ görmüştür sahada ama o takımın davranma biçimi hoşlarına gitmiş midir, işte orası kanımca soru işareti! Galatasaray gücü ve Torrent’le çalışma süresinin kısalığı göz önüne alındığında, yapabileceğinin iyisini yapmaya çalıştı, olmadı. Ancak görüldü ki, olması için epey yol almışlar. Doğru yoldalar ve bu yolda yürümeye devam etmeliler.
Serdar Ali Çelikler (HT) - G.Saray'da Taylan ya da Berkan'dan biri yerine topu çıkarabilecek bir isim olsa mesela Melo olsa; 37'lik Gomis yerine misal Drogba olsa bu turu G.Saray'ın geçmesi daha muhtemeldi. Barcelona'nın aşırı farklı bir taktik farklılığına değil; standart orta alan baskısına ve kaliteli oyuncularına verildi maç. Özetle gücü yetmedi. Pedri'nin golü olmasa devreye 1-0 bitse bile belki 2. yarıda bu kadroya rağmen bir ihtimal daha olabilirdi. G.Saray iyi bir Avrupa Ligi performansı gösterdi. Sadece 1 maç kaybedip elendiler. Kerem - Marcao ve Nelsson'un kesin olarak yüksek ücretlerle talipleri olacaktır.
Bülent Timurlenk (Sabah) - Marcao'nun kornerden gelen golü doğrusu böylesine bir oyunda define bulmak gibiydi. Şimdi Barcelona düşünmeliydi… İyi de düşündüler. Pedri'nin golünde 3 Galatasaraylı çalım yerken, ikinci golde Torrent'in takımı sahada anlık 10 kişiydi. İkinci yarıya Mohamed ile başlanmalı, 60'da da Babel ve Cicaldau kenara gelmeliydi. Bu değişikler geldi ama 15'er dakika rötarlıydı. Bu da Galatasaray'ın Beşiktaş derbisi sonrası ayaklarında derman kalmayan oyuncularını son 15 dakikaya sıkıştırdı. Derbideki gibi kenardan gelenler cenaze evine çevirdiler oyunu. Barcelona istediğini aldı. 8 maçlık serüvende tek mağlubiyetle karakterli oyunla veda ettiler.